Merkez Bankası bu defa piyasa ile inatlaşmadı. 10,25 olan gösterge faiz oranını, iç ve dış piyasaların beklentileri doğrultusunda yüzde 15'e çıkardı.
Daha da önemli olan Merkez Bankası bankalara para verirken, güne göre değişen ve belirsizliğe ve kırılganlığa neden olan, gecelik ve geç likidite faiz oranları yerine "Tüm fonlamanın temel politika aracı olan bir hafta vadeli repo faiz oranı üzerinden yapılmasına'' karar verdi.
Öncesinde gösterge faizi 10,25 iken Merkez Bankası'nın bankaları ortalama fonlama maliyeti 14,64 idi.
MB, bankaları fonlama faizi olarak, tek faiz, yalnızca gösterge faiz uygulamasına gerekçe olarak; "Covid-19 vakaları nedeniyle önümüzdeki dönemde küresel ekonomiye ilişkin belirsizliklerin artması ve döviz kuru oynaklığı" gösterdi. Ayrıca Kasım ayında enflasyonun artacağı ve bu nedenle enflasyonu düşürme gereğini de vurguladı.
Aslında Türkiye'nin en önemli ekonomik sorunu kurların aşırı oynak olmasıdır. Bunun nedeni de, Türkiye şartlarına uygun olmayan dalgalı kur politikasıdır.
2001 yılından sonra İMF programı gereği uygulanan dalgalı kur politikası bizi dünyanın en kırılgan ekonomisi yaptı. Aşağıdaki grafikten görüleceği üzere, 2003-2013 arasında Kur yüksek TL düşük, 2014-2016 arasında kur 100 dolayında yani dengede, 2017'den bu güne kadar kur değerli, TL düşük değerdedir.