Kimse severek vergi ödemez. Onun içinde literatürde bir söz var ''Vergi verilmez alınır''. Buna rağmen hükümetlerin kamu harcamaları ve vergi politikaları vergiye tepkiyi artırabiliyor. Vergiye karşı direnç oluşabiliyor. Vergi mükellefleri doğrudan ödedikleri vergiyi kaçırarak veya işyerini kapatıp vergiden kaçınarak tepki gösterebiliyor.
Vergiye tepkiyi, vergi direncini en iyi gösteren vergi gelir vergisidir. Pandeminin de etkisi olmakla birlikte Türkiye de geçen sene 2019 ilk 6 ayında gelir vergisi tahsilatı 74,7 milyar lira iken bu senenin 2020 ilk 6 ayında bu tahsilat 67,7 milyar liraya geriledi. Enflasyonu da katarsak reel olarak geçen yıla göre yüzde 22 oranında düştü.
Vergiye toplumsal tepki olarak; 1773'te Amerika'daki kolonistlerin Büyük Britanya'dan gelen yüksek vergili tonlarca çayı Boston Kızılderili kılığına girerek denize dökmelerini örnek gösterebiliriz.
1. Anayasamıza göre, vatandaşın vergi ödevi var... Buna karşılık devletin de kamu hizmeti yapmak ödevi var... Falan vergi falan hizmetin karşılığı değildir... Harçlar ise bir hizmet karşılığıdır... Ancak genel anlamda toplum vergi verir... Devlet de topladığı vergi ile hizmet yapar...
Eğer vergi mükellefleri, ödedikleri verginin kamu harcamalarında etkin kullanılmadığını, çar-çur edildiğini görürlerse vergi vermekte direnirler.
Söz gelimi Türkiye de, kamu bankaları, hükümet tarafından konutlara enflasyonun altında kredi vermeye zorlandı. Haziran enflasyonu yüzde 12,9 iken konut kredi faizleri yüzde 7 dolayındadır. Bu şartlarda kamu bankaları zarar ediyor. Bu zararı da bütçe yoluyla vergi mükellefleri ödüyor. Bir anlamda vergi mükellefinin cebinden konut alanlara cebri transfer yapılıyor. Vergi mükellefi ''başkası konut alsın diye ben neden vergi ödeyeyim'' diye tepki gösteriyor.