Hükümetin ve muhalefetin gündeminde 31 Mart seçimleri ile Suriye sorunu var. Her ikisi de ekonomideki gidişatı etkiliyor. Söz gelimi Trump'ın Tweet'leri dolar kurunu artırdı.
Ne var ki siyasi, hukuki ve dış politikadaki gelişmeleri dikkate almazsak ekonomideki gidişat Mart seçimlerini riske sokabilecek riskler taşımaktadır. Böyle bir senaryo en kötü senaryodur. Ancak, iyisinden kötüsüne olasılıkları hesaplamak ve doğru önlem almak zorundayız.
1- En önemli sorun dış borçları çevirmenin zorlaşmasıdır...
Merkez Bankası verilerine göre, en fazla bir yıl vadeli (Kısa vadeli) dış borç stoku 116.6 milyar dolardır. Bir yıl içinde ödenmesi gereken uzun vadeli dış borçlar da 57.2 milyar dolardır. Yani bir yıl içinde toplam 173.8 milyar dolar dış borç çevirmek zorundayız.
Bankaların kısa vadeli borçları, Ekim 2018 verilerine göre, bir yıl içinde yüzde 11.9 oranında azaldı. Bu bazı kısa vadeli borçların uzun vadeye çevrilmesi yoluyla da olmuş olabilir. Özel sektörün ithalat borçları 40 milyar dolardır. Bazı özel sektörün dışarıda döviz hesabı olabilir. Böyle olursa, ithalat borçlarında ödeme sorunu yaşanmaz.
Türkiye'nin dış borçları önünde en büyük risk, 2018 yılında önceki yıllara göre düşmüş olmakla birlikte, cari açığın devam etmesidir.