Euronews'ta yer alan habere göre, Dünya Bankası raporunda altyapı projelerinde dünyada en fazla ihale alan 10 şirket sıralamasında 5 şirket Türkiye'dedir. Bu 10 şirket; Limak Holding, SUEZ, Cengiz Holding, Kolin Grup, Odebrecht SA, Kalyon Grup, MNG Holding, EON, AES Corporation, Construlora Quertio'dur. İlk onda yer alan beş Türk Firması Hükümete yakınlıkları ile biliniyor.
Bu beş firmanın uluslar arası ihalelerde başarılı olması bizi gururlandırırdı. Ama öğle değil, Türkiye den ihale almışlar. O zaman ihalelerde bir kartelleşme var demektir. Bu kartelleşmeyi ihale veren devlet yaratmış oluyor.
Küreselleşme sürecinin getirdiği en büyük sorun, cari açık veren ülkelerin yoksullaşması, fazla veren ülkelerin zenginleşmesi oldu. Finans sektörünün ekonomiye hakim olması ve spekülasyonun artması neden ile de bizim gibi yoksullaşan ülkelerde ayrıca zengin- farkı açıldı.
Bütün bunlar ve bütçe açıklarının artması, servet vergisi tartışmasını gündeme getirdi.
Ama servet vergisinin Türkiye'de acı izler bırakan bir geçmişi var. 11 Kasım 1942'de ''olağanüstü savaş koşullarının yarattığı yüksek karlılığı vergilemek'' amacıyla varlık vergisi getirildi. İl ve ilçelerde kimin ne kadar vergi ödeyeceğine karar veren komisyonlar kuruldu. Tahakkuk eden vergilerin yüzde 87'si gayrimüslümlere yüklenmişti. Vergisini 15 günde ödemeyenler Aşkale'de yol inşaatında çalıştırılıyordu.
Dönemdeki haksızlığı yansıtan yaşanmış bir örnek var…Listede Agop'un mesleği olarak yağcılık yazıyormuş. Bu yağ ticareti yapıyor diye komisyon 50.000 lira vergi koymuş. Gerçekte Agop'un dükkanların demir kepenklerini yağlayan bir çalışan olduğu anlaşılmış.