2001 Yılında İMF ile stand-by düzenlemesi yapıldı. Bu çerçevede 3 yıllık güçlü ekonomiye geçiş programı hazırlandı. Programın temel hedefi, enflasyonu düşürmek, finansal kesimi güçlendirmek idi. Programa bunlarla ilgili politikalar hakimdi.
1. İMF' ve AB' li yıllarda, Ak Parti iktidarı bu programı aynen uygulamaya devam etti. Hatta mali disiplin ve sermaye hareketleri konusunda aşırıya kaçtı. Finansal yatırım araçları için gelen yabancı sermaye (sıcak para) için herhangi bir kontrol mekanizması oluşturmadı. Yüksek faiz düşük kur politikası nedeni ile artan sıcak para girişi döviz arzını artırdı ve kurlar üstünde baskı oluşturdu, 2007'de Merkez Bankası TÜFE bazlı reel kur endeksine göre TL yüzde 27 daha değerli hale gelmişti.
Dalgalı kur politikasında milli parada aşırı değer artışı veya düşüşü olursa MB müdahale edebiliyor. Ancak o dönemde sıcak para gelsin diye müdahale etmedi.
Bu dönemde, İMF ve AB çıpası da eklenince, doğrudan yabancı yatırım sermayesi girişini hızlandırdı. O kadar ki, 2003 yılında Türkiye'ye giren doğrudan yabancı yatırım sermayesi yaklaşık 2 milyar dolar iken, 2007 yılında 22 milyar dolara çıktı.
TL'nin değerlenmesi, ithalatın ucuzlaması demektir. Yerli aramalı ve hammadde üretimi ithal mallarla rekabet edemedi. Sonuçta ithalata bağımlı bir üretim yapısı oluştu.
Üretimin ithalat bağımlı olmasının doğal bir sonucu olarakta, erken sanayisizleşme başladı, işsizlik arttı, cari açık ve dış borç stoku arttı.