15 Temmuz travması, toplumu birleştirmişken OHAL uygulamaları, fiilî durumlar, gazetecilerin tutuklanması, insanlarda tedirginlik yarattı. Eğitimli genç kuşağın beyin göçü olursa, bu durum telafisi imkânsız zararlar getirebilir.
İktidarı, muhalefeti ile siyasi partiler, sivil toplum örgütleri, üniversiteler ve toplum olarak aşağıdaki hususlarda iyi düşünmeli ve sakin bir değerlendirme yapmalıyız.
1) Eksen kaymasına kayıtsız kalamayız
Kurtuluş Savaşı ile temeli atılan modern Türkiye'yi, laik-demokratik hukuk düzeninden çıkarıp, toplumu geriye götürmek isteyen düşünce ve anlayışları önlememiz gerekir. Hepimiz, düşünen ve anlayan insanlar olarak bu riski topluma anlatmakla sorumluyuz.
2) Demokrasiyi vesayet altından kurtarmalıyız
Doğal gelişiminden ve çizgisinden çıkarılan demokrasinin yeniden tarif edilmesi gerekir. Toplumun iyi niyetli tercihleri ve anlayışı istismar edilerek, demokrasi bazı siyasi anlayışların gizli gündeminin bir aracı haline dönüşebilir. Bu tür istismarların giderek demokrasiyi dayatmacı bir çizgiye getirmesi ve vesayet altına sokmasını engellemek zorundayız.
Bireyin hukuki, ekonomik ve sosyal haklarının en üst düzeyde tutulduğu, devlet olanaklarının toplumun kalkınması ve ülkenin sosyal gelişmesi için kullanıldığı, siyasi tercihlere dolaylı veya dolaysız etki ve müdahalenin olmadığı, çoğunluğun azınlığa tahakküm edemediği, millî değerlerin ve ulusal çıkarların ön planda tutulduğu bir demokrasi anlayışına ihtiyacımız vardır.
3) Laiklik anlayışının saptırılmasına izin vermeyelim