Almanya ve Fransa gibi ülkeler, Avrupa'da ekonomik ve siyasi birliğin geleceğinden endişe ediyorlar. Gerek AB ve gerekse söz konusu ülkeler bu endişelerini açıklıyorlar. İngiltere'nin Birlik'ten ayrılması da sorunun tuzu biberi oldu.ABD ve Avrupa arasında ceza savaşı yaşanıyor. Avrupa'da bulunan ABD sermayesi Avrupa'yı tehdit ediyor.Dünyada kağıt paraya, dolara karşı güven bunalımı yaşanıyor. Çin başta olmak üzere, birçok ülke resmi rezervlerindeki altın payını artırmaya başladı.Dünyada, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde, işsizlik arttı... Durgunluk yaşanıyor.Özetle küreselleşme süreci spekülatif sermaye tuzağına düştükten, spekülatif sermaye tekeline girdikten sonra, dünya ekonomisin altı balçık haline geldi. Para ve faiz politikaları ile uzatmalar oynanıyor. Bizim durumumuz biraz daha kötü... Zira spekülatif sermayenin, yükselen ekonomiler dediği ve bu sermayenin en fazla cirit attığı ülkeler içinde yer alıyoruz. Kırılganlığımız yüksek.Mutlaka bugünkü günü birlik siyaseti ve kısa vadeli politikaları bırakıp, uzun vadeli, planlı adımlar atmamız gerekir.1) Öncelikle iç ve dış politikayı adeta ipotek altına alan, din istismarını önlemek zorundayız. Dini siyasette kullanmanın nerede duracağı belli olmaz. Eğer Türkiye 1950'lerden beri, dine siyaset karıştırmasaydı, bugünkü FETÖ'cü çete oluşmazdı.