Suriye sorunu gösterdi ki, ittifaklar açısından Türkiye, kuruluşundan beri ilk defa yüksek risk altındadır. Nedeni, siyasi iktidarın yüzünü Doğuya dönmek istemesi veya Batı ile olan pazarlık gücünü artırmak için Rusya ve Çin'i kullanmak istemesidir. Dış politika karşılıklı satranç oyunudur. Bu oyunda kurnazlık değil bir sonraki adımı görmek ve vizyon önemlidir.
Suriye, baba Esat'tan beri Rusya'nın müttefikidir. Türkiye de, 18 Şubat 1952'den beri NATO üyesidir. Türkiye'nin NATO üyeliğinde, o zaman Sovyetler blokuna komşu olması önemli bir faktördür.
ABD-TRUMP, NATO'nun en güçlü ülkesi olarak ittifakı yeniden dizayn etmek istiyor. AB karşı çıkıyor zira AB, NATO'yu Rusya'ya karşı bir savunma kalkanı olarak görüyor. Bu nedenle ABD ve AB arasında sorun yaşanıyor.
Suriye'deki gerilimde NATO ve ABD, Türkiye'ye destek verdiklerini açıkladılar. Başka çözümde yoktu, aksi halde NATO'nun varlığı sorgulanır.
ABD'nin PYD'ye destek vermesi, NATO'dan ayrı bir uygulamadır. NATO demek ABD demek değildir. Üye devlet sayısı 29'dur.
Bilmemiz gerekiyor ki; Avrupa'nın Demokrasi hamisi olduğu gibi, Rusya ve Çin'de dikta yönetimlerin hamisidir. Çünkü Rusya'da, Putin diktatörlüğü, Çinde de Komünist Parti diktatörlüğü var. Batı'yı ve ABD'ye karşı pazarlık gücünü artırmak veya nedeni ne olursa olsun Türkiye'nin Şanghay İşbirliği Örgütüne diyalog ortağı olması hem demokrasinin geleceği için bir tehdit unsurudur.