Ekonomi ile ilgili uluslararası değerlendirmeler, hepimizi üzüyor. Üç rating kuruluşundan üçünün de Türkiye için notu ''Yatırım yapılamaz-Spekülatif'' düzeyindedir. Arada bir borsaya gelen yabancı paraya bakarak ekonomiyi değerlendirmek, gerçekleri görmemizi ve önlem almamızı engeller. Çünkü bu tür spekülatif yabancı para zaten spekülatif ortamlarda iş yapar. Bu paraya yabancı yatırım sermayesi demek de doğru değildir.
Oxford Economics'in dünyada 13 gelişen piyasa içinde Türkiye'yi en kırılgan ülke olarak ilan etmesi de aynı şekilde üzücüdür.
Oxford Economics 13 ülkenin yer aldığı gelişmekte olan piyasalar için her ay ''Kırılganlık puan kartı'' hazırlıyor. Bu 13 ülke, Türkiye, Güney Afrika, Malezya, Çin, Güney Kore, Tayland, Filipinler, Hindistan, Rusya, Endonezya, Polonya, Meksika ve Brezilyadır. Bu ülkelerde ekonomilerin dış şoklara dayanıklılığını ölçmek için 17 gösterge kullanılıyor. Siyasi faktörler dikkate alınmıyor.
Şubat ayında söz konusu 13 ülke arasında kırılganlık sıralamasına göre, Türkiye ilk sırada yer alıyor, Türkiye'yi Güney Afrika ve Malezya izliyor. En az kırılgan olan ülkeler ise, Güney Kore, Tayland ve Filipinler'dir.
Türkiye için kırılganlığı artıran faktörler olarak, 2016 ikinci yarısında döviz rezervlerindeki düşüş, turizm gelirlerinin azalması, dünya petrol fiyatlarının artması ve sonuçta cari açığın artması, TL'deki aşırı dalgalanmanın ve buna bağlı olarak belirsizliğin artması, bankacılık sektörünün borçlanma maliyetlerinin artması, enflasyonun getirdiği istikrar sorunu, düşük büyüme, siyasi gerilimlerin ve terörün ekonomiye olan olumsuz etkileri şeklinde belirtildi.