Geçen yıl öğretmen olarak sınava giren adayların düşük not alması, Milli Eğitim sitemimizin sorgulanmasına neden oldu. Sistemin başarısız olmasının altında, eğitim sisteminin batı standartlarından uzaklaşması, eğitimde insan gücü planlamasının yapılmıyor olması ve müfredatın siyasi etkilerle hazırlanması yatıyor.
Beşeri yatırım (Human Capital- insani yatırım) öteden beri ülkelerin kalkınmasında en önemli araç olmuştur. İktisat Biliminin babası olarak kabul edilen İskoçlu Adam Smith, eğitimin önemini vurgulamak için ''Çok fazla emek ve zaman maliyeti ile eğitilen insan, pahalı bir makine ile karşılaştırılabilir'' demiştir.
Bir insan yetiştirmek, uzman yapmak, bir fabrika kurmaktan daha zordur… Daha da önemlidir. Hele hele çağımızda. Artık makine ikinci planda kalmıştır. Zaten vasıflı insan olmazsa, sermaye de olsa, fabrika kuramazsınız. Teknoloji üretemezsiniz.
1960'lı yıllarda eğitimin katma değer yaratmakta, üretim faktörleri gibi ayrı bir yeri olduğu tartışılmaya başlanmıştı. Bu gün eğitimin, özellikle yüksek öğretimin insana yapılmış bir yatırım olduğu tartışmasızdır.
Artık iyi biliyoruz ki, bir ülkenin ekonomik kalkınmasında tek başına sermaye yeterli değildir... Ayrıca vasıflı işgücüne de ihtiyaç vardır. Vasıflı işgücü de eğitimle sağlanır.