İki yıl aradan sonra, bir kez daha "Ot Festivali" İçin Cuma günü Alaçatı'nın yolunu tuttum.
Direkt ve net şunu söyleyebilirim ki; bu yıl da Ot Festivali'nde kural değişmedi. Gelen kişiler ikiye ayrıldı.
1-Ot Festivali'ne katılmak, festival havasını yaşamak ve bol bol Ege otlarından almak, tatmak isteyenler.
2-Ot Festivali ile asla ilgisi, alakası olmayıp tamamen eğlence odaklı Alaçatı-Çeşme'ye gelenler.
İşte bu iki grup birbirinden habersiz bir şekilde iki gün geçirdi.
Gerçekten habersiz. Çünkü bir kesim güne öğleden sonra başlayıp sabahı sabah etti.
Diğer bir gurup erkenden başlayıp gece yarısı olmadan günü tamamladı.
İkinci gurup asla festival alanına giriş yapmadı.
Birinci gurup da ikinci gurubun alanına asla giriş yapmadı.
İlk gurup 11'inci kez düzenlenen Ot Festival'nde bol bol çarşı-pazar dolaştı. Konser alanında bulundu.
Diğer kesim de klasik üç-beş mekanda eğlendi. Ve hatta gece yarısı müzik kısılınca, "Eee daha saat 02.00 bile olmadı. Nerede eğleneceğiz" deyip durdu. Üç beş açık olan mekanda paslaşmacılık oynadı.
Ve öyle bitti yine "Nasıl geçecek acaba bu sene" denilen Ot Festivali.
Ve aslında bu yıl pandemi olmasaydı 13'üncü kez düzenlenecekti. Şimdiye kadar on kez Ot Festival'ne katılmış biri olarak gözlemim şudur.
-Bu yıl aslında diğer yıllara göre daha çok kalabalık değildi.
-Ve diğer yıllara göre bu kez daha derli topluydu.
-En azından bu sene daha güzel konser etkinlikleri oldu.
-Festivale yakışır şekilde yemek workshopları yapıldı.
Otellerin çoğu kapısını açtı. Hatta sezonu bile açtı. Mayıs ile birlikte yaz başlar ve hatta seneye Ot Festivali daha bilinçli sürer gider.