Önceki gün bir kadın arkadaşım, "16 yaşındaki kızım Bergen'i izlemeye gitti. Eve gelince 'Ben asla evlenmeyeceğim' dedi" diye anlatıyor.
Diğer bir kadın arkadaşım, "Kızım Bergen'i izledi. Eve gelince saatlerce ağladı" dedi.
Diğer bir arkadaşım, "Biliyor musun Esin. Benim de hayatımda böyle bir adam vardı. Zor kurtuldum. Telefonumu, evimi değiştirdim. Hatta bir dönem altı ay evime gidemedim. Kapıda yatıyordu. Zor kurtuldum çok zor" diye bir dönemini anlattı.
Ve uzayıp giden bir sürü hikaye...
Öncelikle, 16 yaşındaki kız ve gençler için "Dilberay", "Bergen" filmleri çok ağır olabilir. Anlıyorum ancak şu var ki, bu olaylarda kocaman bir gerçek de yaşanmıyor değil.
Bu yüzdendir ki, ötelemek, yok saymak, hatta "Aman gençlere izlettirmeyin" demek çözüm değil.
Gençlerin bilinçli olmaları, görmeleri, akıllarını mantıklarını kullanmaları ve kendilerini korumaları gerekiyor. Gerek film ile gerekse gerçek bir olayı görerek, duyarak. Dünyadan bir haber yaşamak çözüm değil. Ve özellikle kız çocuklarının hayatta böyle cani erkeklerin var olduğunu bilmeleri gerekiyor.
Her sevginin, aşkın masum ve gerçek olmadığının da farkına varmaları şart. Ve bunu fark ettiklerinde nasıl kurtulacaklarını. Ya da ailelerini yanlarında hissetmelerinin ne kadar önemli olduğunu.