Bu hafta suyla yolculuğumuzda Çanakkale limanına demir attım. Doğduğu Çanakkale, Bayramiç ilçesi, Türkmenli köyünde, emekli öğretmen eşiyle tam bir köy hayatı sürdüren, tel kırma sanatçısı Sezgi Beceren Kaya hanımefendiyle söyleşi yaptım.
Tekneyi bağlayıp buluşacağımız kahveye doğru yürüdüm... Beni bekliyordu, merhabalaşıp hemen sohbete başladık. Önce tel kırmanın tarihçesini anlatmasını istedim ondan. Hemen de anlatmaya başladı:
“Ethem bey, tel kırmanın gelişimine ilişkin bilgiler, somut verilerin ve yazılı kaynakların kısırlığı yüzünden, maalesef oldukça yetersizdir. Araştırmalara göre 1890 ile 1900 yılları arasında ilk kez, Bartın’ın Asma mahallesinde oturan ve kâtip kızı olarak anılan Hatice Ağaçkıran tarafından yapıldığı sanılmaktadır. Sonraları tel kırma, Bartın halkının kendi sanat anlayışı ile yoğrulup, yörenin vazgeçilmezi haline gelmiştir. Yöreye gelen yerli ve yabancı turistler de tel kırmaya büyük bir ilgi göstermektedirler.”
“Peki, tel kırmada kullanılan malzemeler nedir?” diye sordum.
“Ethem bey; tel kırma motifleri, az yıkanan, şifon, tül, ödemiş ipeği, tafta, kıl tela gibi kumaşlar üzerine özel bir iğneyle işlenir. Tel, madensel teller makinalarda ince şeritler halinde kesilerek elde edilir. Bu telin hakiki altından olanları ve gümüş üzerine altın, bakır üzerine gümüş kaplanarak yapılanları da vardır. Tel kırma iğnesi gümüş ve pirinçten yapılan, 2,5- 3,0 cm boyunda yassı özel bir iğnedir. Telin geçmesi için baş kısmı geniş (3-4 mm) olup uca doğru incelir.”
“Nasıl yapılıyor tel kırma?”