İki ay süren askeri operasyonun sonunda Afrin’in düşürülmesi, çok derinlerde yatan ve uzun süredir gerçek anlamda tatmin edilemeyen bir ihtiyacın su yüzüne çıkmasına neden olmuş gözüküyor. Afrin harekatının olabildiğince iyi yönetildiği konusunda kuşku yok. Güçlü bir irade gösterileceğini ima edecek şekilde, hem yurt içinde hem diğer aktörlere yönelik olarak psikolojik bir tahkim stratejisi izlendi. Türkiye’nin yarı yolda durabileceği ihtimalinin düşünülmesine meydan verilmedi. Suriye’de eli olanlar kadar olmayanlara da diplomatik kanallarla ulaşılarak söz konusu operasyonun nedenleri ve gerekçeleri anlatıldı. İşin askeri yanında sağlam adımlarla ve rasyonel bir strateji çerçevesinde ilerlendi. Sivillerin suistimaline ve kayıplara yol açan istenmeyen olaylar olduysa da, bunları Türkiye’nin hanesine yazma çabaları akim kaldı… *** Birçok yorumcunun işaret ettiği üzere, PYD’nin savaşmaktan kaçınması bile muhtemelen Türkiye’nin hedefe ulaşmak için gereğini yapacağına dair ortaya koyduğu irade ve inandırıcılığın sonucu. Nitekim harekatın ilk günlerinde PYD’nin Afrin’e insan, silah ve mühimmat transferi yapma arzusunda olduğunu biliyoruz. Ancak kendi ruhsal ihtiyaçlarımızdan hareketle bir zafer sarhoşluğuna girmeyeceksek, Afrin harekatının temel gerçekliğini gözden kaçırmamak gerekiyor. Suriye’deki dengeler Rusya ve ABD’nin bu bölgede PYD’yi yalnız bırakmayı tercih etmesine neden oldu.