Suriye’de kendisine ait bir Kürt devleti ya da özerk bölgenin ortaya çıkma imkanı PKK için hayallerin ötesi bir durumdu ve buna direnmesi, ya da serinkanlı yaklaşması psikolojik olarak mümkün değildi. O noktadan itibaren Rojava PKK için birinci öncelik, gerçek hedef haline gelirken, Türkiye’deki ‘çözüm’ araçsallaştı. ‘Çözüm’ ancak Suriye’deki muhtemel bağımsızlığı destekleyen bir bağlam içinde ortaya çıkacaksa anlamlı ve istenilirdi. ‘Seni başkan yaptırmayacağız’ ile başlayan, hendek savaşları ile tepe noktasına ulaşan ‘halk savaşı’ bu yaklaşımın uzantısıydı. Örgüt Suriye’de kazanacakları uğruna Türkiye’de kaybetmeye hazır hale gelmişti. Devletin nasıl cevap vereceğini biliyorlardı… Halkın kendilerine bu denli karşı çıkacağını herhalde tahmin edemediler ama etselerdi bile söz konusu ‘ayaklanma’ stratejisinin değişmeme ihtimali fazlaydı.
***
PKK’nın bu tercihi hükümete önemli bir imkan sundu. Doğru davranarak örgütü gerçekten de Türkiye siyaseti açısından etkisizleştirmek... Bunun yolu Suriye’de esnek olunabileceğini göstermek, içerde ise bir yandan askeri açıdan gerekeni yapmak, diğer yandan da hızla yapısal ve hukuki değişimin kapısını açmaktı. Ama AK Parti iktidarı bunların sadece birini, yani askeri ayağı hayata geçirerek sorunu çözeceğini sandı.