Koalisyonlardan kaçınmayı savunan AK Parti’nin kendisini zorunlu koalisyonlara mahkûm etmesi ilk bakışta garip bir durum. Parlamenter sistemde AK Parti’nin yenilmesi daha uzun yıllar mümkün değildi ve seçim barajı makul orana inse bile, meclis çoğunluğu iktidara ait olabilirdi. Ancak demokratik niteliği zayıf bir cumhurbaşkanlığı modeli ile birlikte koalisyonlar kaçınılmaz hale geldi. Öyle ki bürokrasideki zayıflığını da dikkate alırsak, bundan böyle hiçbir AK Parti iktidarı gerçek anlamda ‘kendisi’ olamayacak. . . *** Partinin bu noktaya kendi isteği ile gelmesi açıklanmaya muhtaç. Ancak cevabı herkes biliyor… Erdoğan kendi isteklerini olabildiğince hızlı şekilde hayata yansıtan bir iktidar düzenlemesi istedi ve partinin aklı bunu engellemeye yetmedi. Başkanlık sistemi Türkiye için daha iyi olabilirdi, ama denge ve denetleme unsurlarına riayet ettiği takdirde… O zaman da Erdoğan’ın kendi yetkisini birçok farklı kurul ve kurumla paylaşması gerekiyordu. Buna karşılık sistemi demokratik olmaktan uzaklaştırdığınızda, yani denge ve denetimin asgariye inmesini istediğinizde, en azından meclis çoğunluğunu garanti etmeniz gerekiyor.