Bu ülkede şekilsel olmayan bir demokrasi oluşacaksa, muhakkak ki bunun en temel adımı siyaset ve toplum üzerindeki bürokratik vesayetin kırılması ve bu unsurlar arasındaki hiyerarşinin tersine çevrilmesi olacak. Aksi halde demokrasinin insan hakları, kuvvetler ayrılığı ve hukuk devleti gibi vazgeçilmez özellikleri söz konusu bürokratik vesayet tarafından tanımlanıp hayata geçiriliyor. Buradaki tarihsel ayak bağı, belirli gruplar içeren somut bir bürokrasinin değil, böylesi bir bürokrasinin her an yeniden inşa edilebilmesini sağlayan kültürün tahakkümüdür. Diğer bir deyişle miras aldığımız siyasi gelenek, her iktidar sahibini kendi bürokrasisini kurmaya yönelttiği gibi, bürokrasinin iktidar üretme gücü sayesinde kendisini ‘yeniden yaratmasını’ ve siyasileştirmesini de ifade ediyor.
***
Dolayısıyla bu ülkede bürokraside reform kolay olmuyor… Çünkü reformu yapanların tasfiye olanlara kıyasla farklı bir siyasi kültürden gelme ya da bir bilinç sıçraması gerçekleştirme ihtimalleri çok zayıf. Bugün AK Parti epeyce yoğun bir iktidar deneyiminin ardından ilk kez bürokrasiye total ve radikal bir müdahale imkanı yakalamışken aynı sorunsalla karşı karşıyayız. Acaba AK Parti buradan olumlu anlamda bir ‘tarihsel kopuş’ hikayesi çıkarabilecek mi? Yoksa kendi bürokrasisini kurarken aynı anda geçmişten gelen bürokratik gelenek üzerinden iktidar pekiştirmeye mi çalışacak?