Eğer akıllılığı, gücü ve imkanları azami etkinlikte kullanmak olarak tarif edersek, Bahçeli’yi muhakkak ki son iki yılın en akıllı siyasetçisi seçmek gerekir. 15 Temmuz sonrasında, AK Parti’nin devrilmeyeceği ve bürokrasinin Gülencilerden boşaltılacağı açık hale gelir gelmez, Bahçeli’nin Erdoğan’a cumhurbaşkanlığı sistemini teklif etmesi ‘yaratıcı’ bir hamleydi. Böylece Erdoğan yeni koalisyonun taşıyıcısı haline gelirken, MHP de yeniden devlet mekanizmasına büyük bir dalga halinde girmiş oldu. Cumhurbaşkanlığı sistemi Meclis’in ve hükümetin işlevini büyük ölçüde buduyor ve uygulamada iktidarı ‘başkan’ ile bürokrasi arasında paylaştırıyordu. Böylece Bahçeli hükümetin parçası olmadığı halde siyasi risklerini taşımadığı bir iktidarın doğrudan en büyük yararlanıcısı, ana ortağı olabilecekti. *** Birçokları ‘bu kimin aklı’ diye sorsalar da, sonuçta şimdilik krediyi Bahçeli’ye vermemiz gerekiyor. Nitekim MHP lideri bir yıl önceki hamlesinin tesadüfi olmadığını bugünlerde bir kez daha kanıtladı. Bahçeli ne kendisinin ne de MHP’den bir başkasının cumhurbaşkanlığı seçiminde aday olmayacağın ve Erdoğan’ı destekleyeceklerini açıkladı. Üstelik bunu herhangi bir ittifak anlaşması yapılmadan söyledi. Diğer deyişle pazarlık yapmaktansa Erdoğan’ı manevi borç altında bırakmayı tercih etti.