Rus uçağının düşürülmesinin teknik açıdan belirsiz veya ‘gri’ bir yönü yok. Rusların ilk hava sahası ihlali 3 Ekim’deydi. Hemen ardından tarafların görüşmesine rağmen 4 Ekim’de bir ihlal daha oldu. Sonraki birkaç gün içinde Türk ve Rus yetkililer iki kez daha görüşürken, Türkiye angajman kurallarını yükseltti ve bunu bildirdi. Bu süreç 15 Ekim’de iki tarafın askeri heyetlerinin resmi buluşmasında son noktaya taşındı ve ihlallerin olmaması gerektiği karşılıklı olarak kabul edildi. Ne var ki sonradan öğrendiğimize göre 29 Ekim’de bir ihlal daha yaşandı ve Türkiye bunu ‘olgunlukla’ karşıladı…
Son olayda iki uçak ihlal yapmamaları için 5 dakika süreyle
uyarıldı. Bu uyarılar iki ülke arasındaki anlaşma doğrultusunda
aynı anda Rus Hava Kontrol Merkezi’ne de iletildi. Nitekim IŞİD’e
karşı koalisyonun yürüttüğü Doğal Kararlılık Operasyonu Sözcüsü
Warren uyarıları kendilerinin de duyup süreci takip ettiklerini
açıkladı. Ancak pilotlar Rus yapımı uçağın kime ait olduğunu
söylemediği gibi, Rus Hava Kontrol Merkezi’nden de bir mesaj
gelmedi. Yine de, sınır ihlali başladığında ilk uçağın geçip
gitmesine izin verildi. Ancak ikincisi düşürüldü. Anlaşılan Rusya
Türkiye’nin mütereddit kalacağını, zımni Rus egemenliğine azı
geleceğini sanmıştı. Ama Türkiye’nin belirli bir eşik geçildiğinde
‘one minute’ diyeceği açıktı.
Uçağın düşmesi sonrasında Rusya bu eylemin ‘ciddi sonuçları’
olacağını öne sürerken, Hmeymim hava üssüne yeni S-400 füzeleri
yerleştirileceğini ve bundan böyle bütün uçaklarına avcı
uçaklarının eşlik ederek ‘tehditlere’ cevap verileceğini deklare
etti. ABD ve İngiltere’den gelen hızlı yanıtlar ise Türkiye’nin bu
eylemi onlarla senkronize biçimde önceden ilkesel temele
oturttuğunu söylüyor. ABD’nin Esad’a destek veren ve IŞİD petrolünü
pazarlayan firmaları kara listeye alması Rusya’nın başkalarını
kolaylıkla ‘aptal’ yerine koyamayacağının habercisi. Çünkü bunların
arasında Rus firmaları olduğu gibi, para transferlerinin de Rus
bankaları üzerinden gerçekleştiği anlaşılıyor.