Günübirlikçiler için çok da üzerinde düşünülecek bir deneyim olmayabilir. Adalardan birini seçip yüzlerinde beklenti gülümsemesiyle vapurdan iner, kahvelerini içip ufak yürüyüşlerinin ardından hayallerinde besledikleri yemeklerini zamana yayarak yer, güneş batmaya doğru da dönerler. Martıları, kargaları, kedi ve köpekleri olabildiğince fark ederek… İnsanlar ikincildir. Sanki oraya bu hayvanlar için gelinmiştir ve ada insanları da bu doğal hayvanat bahçesinin bakıcıları, servis sağlayıcılarıdır.
Aslında adanın ‘asıl’ sahiplerinin kim olduğu öyle hemen
anlaşılmaz. Uzak durmayı beceremeyeceğiniz kedilerin öyle bir
iddiası vardır ama onların hayatı insanları sömürme üzerine
kuruludur. Mevsimi, vapurları takip eder, yiyeceğin nereden ne
zaman geleceğini bilirler. Martılar sınır boylarında gezinmekle
birlikte insanı öğrenmekte gecikmemişlerdir. Herhangi bir şey
yemekteyseniz gelip önünüzde durur ‘vicdan’ yaparlar… Kargalar ise
her şeye hâkim konumda her şeyi denetim altında tutmayı becerirler.
Hiçbir detayı, arta kalan hiçbir kırıntıyı kaçırmazlar…
Kargaların ismi olmaz. Martıların nadiren olur. Kedilere ise
sahiplenenler ad takar. Ama Burgaz köpeklerinin hepsinin kimin
koyduğu bilinmeyen ancak herkesçe bilinen adları vardır. Onlardan
insan gibi bahsedilir ve onlarla insanmışlar gibi konuşulur.
Öldüklerinde aylar sonra sözü edilir, hatırlanır…
Burgaz’ın köpekleri adada yaşayan bir avuç insanla birlikte oranın
yerlileridir. Dost, yardımsever, görgülü, başına buyruk, kişilikli
ve konuşkandırlar. Aynen adanın ‘insan’ yerlileri gibi…
Mevsim geldiğinde bu sakin tablo değişir. Yazlıkçıların gelişiyle
Burgaz bir ‘kalite sıçraması’ yaşar. Modern ve makbul olmanın
sorgulanmamış özgüveni ile fark edilmekten hoşlanan, yüzeysel ve
hafiften kibirli bir kalabalık adayı bir iki hafta içinde istila
eder. Bazıları köpekleriyle birlikte… Bunlar çoğunlukla tasmalı,
biraz nörotik, şımarık, özentili, koket ve elit bir ‘zümredir’.
Sahiplerine ‘bağlı’ olmanın ezikliğini sahiplerinin havalı
duruşuyla telafi ederler. İnandırıcı olmayan kişilikleri ve
giydirilmiş kimlikleriyle adanın yerli köpekleri üzerinde bir
‘süper ego’ rüzgârı estirirler.
Burgaz’ın asıl sahipleri bunları ‘idare eder’… İnsanlar insanları,
köpekler köpekleri… Mevsim geçip yazlıkçılar yine ani bir heyecanla
adayı terk ettiklerinde ruhlarının da yeniden sakinleşeceğini
bilirler. Ama köpeklerin durumu insanlarınkine benzemez. Onlar kışı
belirgin bir tedirginlikle de beklerler. Hayat onlar açısından
dinginleşmez. Yazın köpüğü alındığında altından kışın sivri dişleri
çıkar. Bu sivri dişlerle yazın da geç saatlerde tepelere doğru
çıktığınızda karşılaşabilirsiniz. Farklı nitelikte, hoyrat ve
kötücül bir köpek çetesi etrafınızı çevirir, asıl güçlü olanın kim
olduğunu size hatırlatmak ister.