Avrupa Parlamentosu’nun Türkiye ile üyelik müzakerelerini dondurma kararını önemsedik mi, önemsemedik mi? Önemsemediğimizi söylüyoruz… Ama Cumhurbaşkanı her gün bu kararı muhatap alarak esip gürlüyor. Diğer siyasetçiler de geride kalmamak üzere peşinden gidiyorlar. Bu tablonun tek bir okuması olabilir: AP kararını çok önemsiyoruz… Avrupa’daki Türkiye karşıtları da herhalde Türkiye’yi hemen her gün cevap üretme zorunluluğunda bıraktıkları için memnundurlar. Bir kez daha iç siyasette tahkimat amacıyla kullanılan söylemler ve etrafında üretilen hamaset, Türkiye’nin yalnızlaşmasıyla sonuçlanıyor ve bunun bedeli sadece Batı ile ilişkilerde ödenmiyor…
İşe AP’nin ne dediğinden başlayalım. Gülen örgütüne karşı mücadeleye destek verdiklerini ama alınan karşı tedbirlerin demokratik sistemin meşruiyet sınırını zorladığını söylüyorlar. Yani bizzat AK Partililerin de şikayetçi oldukları bir durum. Bu tespitin sonucu olarak da OHAL bitene kadar ilişkiyi dondurmayı tavsiye etme kararı alıyorlar. Bu tavsiyenin hayata geçme ihtimali az… Avrupa iç siyaseti dikkate alınarak önerildiği belli… Ayrıca şu ana kadarki yanlı ve önyargılı tutumları nedeniyle aldıkları bu kararın meşruiyeti de çok zayıf. Göçmen anlaşmasını müzakerelerin parçası yapmak zaten onlar adına utanç verici bir oportünizm örneğiydi…