Çatışma çözümlerinde diğer ülke örneklerinden yararlanılabileceği varsayımının sınırları var. Farklı bir tarih, kültür ve çatışma pratiğinin ötesinde muhtemelen farklı zihniyetlerden de söz ediyoruz. Tarihi, kültürü ve yaşanmış olanı değiştirmek mümkün değil… Ama zihniyet alanında açık bir kapı var. Çünkü nispeten çözüm üretilebilmiş bütün örnekler demokrat zihniyete doğru kayıldığını, oysa çatışma öncesinde hiçbir ülkede bu zihniyetin egemen olmadığını söylüyor. Diğer bir deyişle çözüme yönelenler fıtratları uygun olduğu için bunu becermiş değiller. Kendilerini demokrat zihniyete zorlayarak bunu yapmışlar. *** Diğer taraftan demokrat zihniyetin kendine has bir istatistiki özelliği bulunuyor. İnsan ilişkilerinde bu zihniyeti egemen tarz olarak sergileyenlerin oranı çok küçük… En ‘demokrat’ saydığımız ülkelerde bile oranlar iki haneli rakamlara pek çıkmıyor. Buna karşılık hangi coğrafya veya kültürden olurlarsa olsunlar, insanların çok büyük yüzdesi bu zihniyeti pratiğe dökecek durumlar yaşıyor. Dolayısıyla demokratlık denen yaklaşım hemen herkesin bildiği, görünce tanıdığı, kendisine yapıldığında memnun kaldığı, değerli bulduğu ama uygulamada sergilemekte zorlandığı bir tutum.