Görünen o ki Cumhurbaşkanlığı Sistemi’nin lehine iki temel argüman bulunuyor. Biri hızlı karar alınabilmesi, diğeri ise istikrar getirecek olması. Ne var ki hızlı karar almanın getirisi ancak ‘doğru’ karar almayı becerebilirseniz geçerli. Doğru karar alamayan bir mercinin bir de bunun üstüne hızlı karar alması ve hele denetlenememesi durumunda trajik sonuçlara gidersiniz. Açıkçası geçmiş deneyim, Gülen ile olan ‘kandırılma’ ilişkisinden Kürt meselesine, emirle faiz düşürme tutumundan ‘yap işlet devret’ uygulamalarına ve oradan ‘yaz saatine’ kadar, her zaman doğru karar verilemediğini ortaya koyuyor. Bu tür kararların hızlanmasının yarar getirme ihtimali pek fazla değil.
***
Cumhurbaşkanlığı Sistemi’nin istikrar getireceği önermesine gelince, bu tez ortada istikrarsız bir durum olduğu için değil, belirsiz bir gelecekteki istikrarsızlığa karşı öne sürülüyor. On beş yıldır tek parti tarafından yönetilen ve o partinin yıllarca Meclis çoğunluğunu kazanma ihtimalinin yüksek olduğu bir ülkede yaşıyoruz. Yani siyasi istikrar zaten mevcut… Eğer getirilen değişiklik çok uzun vadeye uzanabilecek bir sistemin habercisi olsaydı, gelecekteki istikrar için bugünden tedbir alıyoruz diyebilirdik. Ancak bu değişikliğin Erdoğan sonrasında kalıcılığının az olduğunu herkes biliyor. 82 Anayasası üzerinde inşa edilen pragmatik bir yetki devşirme düzenlemesinin gelecekteki istikrarı garanti etmesi mümkün değil.