New York Başsavcılığı bir süre önce eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’a dava açtı. Konu, ABD’nin İran’ uyguladığı ambargonun delinmesiydi. Bu dava ile Rıza Zarrab ve eski Halk Bank Genel Müdür Muavini Hakan Atilla’ya açılmış olan dava irtibatlı tutulurken, Zarrab itirafçılığa geçti ve ‘sanık’ sandalyesine sembolik olarak Türkiye hükümeti oturtulmuş oldu… *** Erdoğan’ın vurguladığı üzere bu esas olarak ‘siyasi’ bir girişim. Türkiye İran’a yönelik BM ambargosuna uymakla yükümlüydü ve buna aykırı davranmadı. Ayrıca Türkiye ticari ilişkilerinden ötürü İran’a karşı fazla kısıtlayıcı olamayacağını ABD’ye bildirmiş ve isteğini kabul ettirmişti. Dolayısıyla söz konusu girişimin Türkiye’yi hedeflediği değerlendirmesinin mantıklı bir zemini var. Ne var ki bu işlemlerde ABD bankaları ve parasının kullanılması, üstelik evrak tahrifatı yapılması Türkiye’yi sorunlu bir noktaya taşıdı. Bu suistimalin malum rüşvet trafiğine yol açması ise Türkiye kamuoyunun zaten bilgisi dahilindeydi. Diğer deyişle rüşveti bildiğimiz andan itibaren ortada bir suistimal olduğunu da bilmekteydik. Bugün yaşanan o suistimalin ABD tarafından siyaseten kullanılmaya müsait hale gelmesidir… Yargı süreci öncesinde Adalet Bakanı Gül “Türkiye’nin mevzuatına, hukukuna aykırı olmayan fiiller, eylemler nedeniyle, bir başka ülkenin Türkiye’nin egemenlik alanındaki bir konuyla ilgili farklı bir tavır, yakalama, tutuklama şeklinde bir iddianame hazırlaması asla kabul edilemez” diyerek doğru bir genelleme yaptı.