Cumhuriyet döneminin kültürel düzlemde getirdiği bir dizi yeniliğe ‘reform’ dendi ve bunlar toplumun bir bölümü tarafından kutsandı. Gelen değişikliğin hepsi iyi veya kötü değildi… Hatta muhtemelen her birinin iyi ve kötü yanları vardı. Ne var ki laik cenah hepsini yüceltirken, toplumun dindar kesimi kendisine yapılan baskıyı önemseyerek tümünü vicdanında mahkum etti. Bu iki büyük cemaat arasında geçişlilik ise çok sınırlı kaldı ve ideolojik ayrışma ile sosyolojik uzaklaşma böylece üst üste bindi. Kendi içinde manen gerilmiş olan bu halkı önce 80 yıl ‘laikler’ yönetmeye çalıştı ve beceremedi… Her istediklerini yaptılar, içlerinden zengin bir sınıf çıkardılar, öteki tarafa ise ancak kimliğinden vazgeçme koşuluyla şans tanıdılar ama yönetemediler. Nitekim yaşanan darbeler bu acizliğin göstergesiydi. Nihayet 28 Şubat’la birlikte söz konusu başarısızlık dibe vurdu. Bütün bu süre boyunca yönetimin insan kalitesi sürekli düşüş gösterdi ve sonunda laik cemaat ideolojik olarak da tükendi. *** Bu tarihsel beceriksizliğin temel nedeni laik ideoloji üzerinde yükselen iktidarların kendi cemaatlerini ‘toplum’ sanmalarıydı. ‘Kimin iktidarı iseniz ona hizmet verirsiniz’ mantığı halkın daha da ayrışması ile sonuçlandı.