Pazar günü konu ettiğimiz İPM-Denge Denetleme-Konda işbirliği ile yürütülen saha çalışması toplumun ruh halini anlamak üzere ilginç ipuçlarına sahip. Son yıllarda küreselleşmenin, yükselen gelir ve eğitim düzeyinin orta sınıfın demokratik normlarını geliştirdiğini, hak ve özgürlükler açısından daha duyarlı bir toplumsal segment ürettiğini öne sürüyoruz. Ancak bu araştırma, toplumun geneline gidildiğinde muhafazakarlık ve ataletin gücünü koruduğunu da teslim etmek zorunda olduğumuzu hatırlatıyor. Ancak bunun bir nedeni de siyasi ayrışmaları ima eden durumlarda, cevapların muhtemelen aidiyet hissedilen siyasi tarafı koruma kaygısıyla verilmesi…
Çalışma ‘uyarıcı’ veriler sunmakta. “Devlete karşı sorumluluklarımız haklarımızdan önce gelir” önermesine net olarak katılmayanlar yüzde 27 iken katılanlar 52. Toplumun hala edilgen ve devletin manevi hiyerarşisi altında yaşanan bir vatandaşlık anlayışına sahip olduğu anlaşılıyor. Buradaki 1’e 2 oranının örneğin laik/dindar ya da modern/muhafazakar ayrımına tekabül etiğini ve laik veya modernlerin külliyen daha ‘hak’ temelli bir vatandaşlığı savunduklarını söylemek doğru olmaz. Ancak sonraki yazılarda göreceğimiz üzere bunun ‘bir miktar’ doğru olduğunu ima eden veriler var…
***