Kendini ‘ikna’ yeteneği siyasette kritik bir özellik… Özellikle başkalarını peşlerinden sürüklemeyi hedef edinen liderlerin, halk karşısındaki samimiyetleri biraz da söylediklerine ne denli inandıklarıyla bağlantılı. Öyle bakıldığında bu hiç de kötü bir özellik gibi durmuyor. Ne var ki gerçeğin ‘soğuk’ yüzü eninde sonunda karşımıza çıkıyor ve kendini kandırmanın bedeli de çoğu zaman ‘milletçe’ ödeniyor. İdeolojik bakışın etkin olduğu dış politika, devletlerarası rekabet gibi alanlarda bu bedel daha hafif. Çünkü hem doğru belli değil hem çoğu zaman gerçekler ancak uzun vadede ortaya çıkıyor hem de zaten halkın bir bölümü aynen lider gibi düşünüyor. Oysa doğruların belli olduğu, sonuçların kısa vadede görünür hale geldiği ve halkın önemli bir kısmının işi en az lider kadar bildiği alanlarda, söz konusu ettiğimiz özelliğin bedeli çok ağır olabiliyor. *** Ekonomi bu alanlardan biri… Kendinizi kandırmanın da bir vadesi var ve ne denli ideolojik kamuflaja alırsanız alın, yapılan yanlışlar sırıtıyor. Faizle başlayalım… Bir gazetemize göre ekonomi ‘kurmayları’ “Borçlanma amaçlı düzenlenen devlet tahvili satış ihalesinde bir yabancı bankanın tek başına tahvillerin yüzde 68’ini almasının faizi yükselttiğini… böylece 2 yıllık tahvil faizinin oranının yüzde 13,98 gibi bir rekor seviyeye çıktığını” dile getirmişler. İyi de, satmak zorunda mıydınız? Acaba diğer ‘yerli ve milli’ bankalar niye yeterli teklif vermiyor diye düşündünüz mü? Satmak zorundaydınız ve adamlar size istediğiniz parayı verdiği için siz de yüksek faizi kabul ettiniz… Kimse Türkiye’yi yanlış yapmaya zorlamıyor. Ama yönetimin piyasayı getirdiği durumu dikkate aldığımızda, belki de size yanlıştan başka yol kalmıyor.