Haziran ayı ekonomide hükümeti rahatlatan verilerle geldi. Avrupa’da durgunluktan çıkışın Türkiye’nin ihracatına olumlu yansıyor. Böylece büyüme hedefinin yakalanması açısından bir avantaj oluşacak. Sanayi üretimindeki artış da ihracattaki söz konusu genişlemeye tekabül ediyor. Öte yandan siyasi iktidar bir yandan kamu yatırımlarına hız vermeyi planlarken, özel sektörün maliyet yapısını rahatlatacak adımlar da atıyor. Bunlar olumlu gelişmeler… Ancak bu tabloya denk düşmeyen bazı özellikler de ekonominin yakasını bırakmıyor. Örneğin bütçelenen kredi ihtiyacının neredeyse hepsi ilk altı ayda tedarik edilmek zorunda kalınıyor, bütün teşvik çabalarına karşın istihdam artmıyor, enflasyon ve faiz hadleri ikili hanelerde yerleşik hale gelecek gibi gözüküyor. Ayın ilk haftasında yapılan Ekonomi Koordinasyon Kurulu toplantısının açıklanan sonuçlarına göre esas hedefin yüzde 5’lik büyüme oranını yakalamak olduğu anlaşılıyor ve bu amaçla ihracat daha da destek bulacaktır. Buna karşılık enflasyon ve faiz konusundaki ‘kararlar’ gerçekte birer temenniden ibaret. Hükümet ‘reformlardan’ söz ediyor ama bunlar üretimin sıkıntılarını giderme amaçlı olmanın ötesine geçmiyor.