Darbe girişiminden hemen sonra bir gazetemiz “Fetocular temizlendi, Merkez Bankası faizi radikal düşürecek” diye haber yapmıştı. İddia “hükümetin işine yarar, millet huzur bulur diye Fetocu bankacılar faiz indirmiyor” şeklinde ifade edilmişti ve faizin 1 puan inmesinin beklendiğini ileri sürüyordu. Ancak Merkez Bankası faizin kendisini değil, üst bandını ve sadece yüzde 0,25 düşürdü ve tabi gazete eski haberi hatırlama gereği bile duymadı. Aynı gün bir Bakan ise ‘yatırımı tetikleyecek daha büyük bir indirim beklediğini’ söyleme gereği duydu… Bu basit örnek Türkiye’deki büyüme-yatırım-faiz-enflasyon ilişkisinin ne denli anlaşılamamış ve siyasi manipülasyona açık olduğunu ortaya koyuyor.
***
Birinci yanlış faiz hadlerinin doğasına ilişkin… Birçok kişi faizin, örneğin vergi oranı gibi kamu otoritesi tarafından belirlenebileceğini düşünüyor. Vergiyi devlet koyuyor ve kimsenin bunu değiştirme gücü yok. Çünkü vergi oranı piyasada oluşmuyor. Tersine, piyasaya girdi oluşturuyor ve piyasadan kendiliğinden etkilenmiyor. Piyasadaki tepki ve gelişmeler nedeniyle devletin toplayabileceği toplam vergi miktarı değişebilir, ama piyasa devletin koyduğu oranı değiştiremez.