Seçimlerin erkene alınmasının asıl nedeninin ekonomi olduğuna, bu konunun koalisyonun iki kanadı arasında sıkıntı yarattığına ilişkin bir kanaat var. Nitekim iktidar ortakları arasında dış politika, Kürt meselesi, bürokraside paylaşma gibi meselelerde görüş ayrılığı ya da sorun yaşanmıyor. Ancak anlaşılan o ki iktidarın ‘Devlet’ cenahı ekonominin iyi yönetilmediği ve bir yıl sonrasında bunun aşikar hale geleceği kanaatini taşıyor. *** Haksız değiller… İbrahim Kahveci’nin 21 ve 24 Nisan yazıları gelinen noktanın nasıl bir tıkanma yarattığını açıkça gösteriyor. Bilindiği üzere iktidar büyüme ve istihdamın yükselmesi ile gurur duyuyor ve bunu başarının nişanesi olarak sunuyor. Kahveci de bu alana eğilmiş: Türkiye’nin 2017 Milli Geliri 851 milyar dolar. Ne var ki bu hesap 2005 ve 2015’de iki kez revize edildi, yani kağıt üzerinde yükseltildi. Bu ‘düzeltmeler’ olmasaydı 2017 Milli Geliri 540 milyar dolar, kişi başına milli gelir de 10 bin 500 değil 6 bin 700 olacaktı… 2018 milli gelirinin ise, doların geldiği seviyede bunun en az yüzde 10 altında gerçekleşeceğini öngörebiliriz. Kısacası AK Parti hükümetleri yönetiminde milli gelir önce üç katına çıktı ama sonrasında iki katına geriledi. Asıl önemlisi son on yılın bir durağanlık ve tıkanmayı ifade etmesi.