Almanya çomak sokmasaydı bu yıl da atlatılmış olacaktı. Obama soykırım dememiş, Erdoğan yine hakkaniyeti kollayan, temkinli ve dengeli bir açıklama yapmıştı. Ne var ki Almanya ‘asıl’ sorunun devam ettiğini hatırlatmış oldu. Sorun kendilerini ‘Türk’ olarak adlandıranlar arasında tarih nosyonunun çok zayıf olması, geçmişin kimlik kaygısı içinden okunması ve bu psikoloji nedeniyle yüzeyselliğe bel bağlanması. Anlaşılan Türkiye toplumu bu tür meseleleri konuşmak ve anlamak için hala yeterli olgunlukta değil.
***
Yıllar içinde gelinen nokta inkardan uzaklaşma ve acıları paylaşma ile sınırlı kaldı. Ama henüz yaşananlara nesnel bir bakışın, kendini ‘kenara koyan’ bir toplumsal irdelemenin çok uzağındayız. Bunun için önce zihinsel bir ayıklama sürecinden geçmek gerekiyor. Şu anki Birleşmiş Milletler soykırım tanımını hukukun dışında, insani bir durumun adı olarak düşündüğünüzde, 1915’e bu adı uygun bulmamak güç. Bu tanımın içerdiği 3 koşul üzerinde tartışma yok. Eylem belirli bir kimlik grubuna yönelikti, kişi farklılığını önemsemeyen şekilde yığınları hedef almıştı ve merkezi bir yönlendirme ile yürütülmüştü. Ancak 4. koşul olan ‘niyet’ meselesi tartışma konusu ve birçok insan devletin tüm Ermenileri öldürme niyetinin olmadığını, mallarını kayıt altına aldığını, gittikleri yerde yaşamalarını öngördüğünü öne sürerek 1915’e soykırım denemeyeceğini söylüyor.