Son dönemde en hararetli konulardan biri AKP’nin değişimi… Genel kanaat partinin bir miktar İslamileşmekle birlikte milliyetçi yöne de kaydığı şeklinde. Türkiye’de kültürel muhafazakârlığın aynı zamanda güçlü bir milliyetçilikle hemzemin olduğu düşünüldüğünde, siyasi ortamın müsait hale geldiği dönemlerde böyle kaymaların yaşanması şaşırtıcı değil. AKP karşıtlığı arttıkça ve hele Erdoğan üzerinden adaletsiz ve kasti bir kara propaganda yürütüldükçe, tabanda İslami dile sığınma refleksi de artıyor. Buna Kürt meselesinde şiddetin egemenliğine dönülmesini ve söz konusu adımın açıkça PKK tarafından atılmasını eklediğimizde, tabanın ruh dünyasının niçin milliyetçiliğe kaydığını da anlayabiliriz.
Buraya kadar bir sorun yok. Dünyanın her yerinde kitle partilerinin tabanı düzenin bozulmasına ve bunun ülke aleyhine operasyonel amaçlarla kullanılmasına karşı kimliksel ve milliyetçi bir tepkiyle cevap vermeye yatkındır. Mesele bunun nasıl bir milliyetçilik olduğu… Eğer bu ideolojiye kategorik olarak karşı duranların sayısı zaten az ve toplum milliyetçiliğin zararlı yönleri üzerinde yeterince tartışmamış ise önünüzde tehlikeli bir alan bulunuyor demektir.