Suriye konusunda Türkiye medyasında ve özellikle iktidara destek veren basın organlarında ısrarla sürdürülen bir yanılgı var. Bunu muhtemelen hükümet lehine kamuoyu oluşturmak ve milliyetçi psikolojiyi ayakta tutmak için yapıyorlar ama hem toplumu hem de kendilerini kandırıyorlar. Basitçe söylersek yapılan şey, ABD ve Rusya nezdinde kararı alınmış, uygulamaya konmuş bazı tercihlerin hala karara bağlanmamış, uygulamaya geçilmemiş gibi sunulması. Böylece Türkiye’nin halen söz hakkı olduğu, alınacak kararda etkisinin olacağı izlenimi yaratılıyor. Oysa atı alan çoktan Üsküdar’ı geçmiş durumda. İşin vahimi bu mesnetsiz algı operasyonu hükümeti de etkiliyor ve onları da sanal bir dünyaya ilişkin konuşmak zorunda bırakıyor. Tabii bu sanal dünya özellikle siyaset tarafından talep edilmiyorsa…
***
Bunun son örneği Rakka. Türkiye’deki yetkililere ve medyaya bakılırsa sanki Rakka’da bir operasyon kararının eşiğindeyiz ve ABD bu işi nasıl yapacağını düşünürken beklenmedik bir biçimde YPG’ye ilave silah vererek ilerlemeyi tercih eti… Oysa Rakka operasyonu aylardır yürüyor, ABD YPG’yi merkeze alıp Arap aşiretleri ile destekleyen bir silahlı güç oluşturdu ve şu an itibarıyla şehrin kuzey ve doğusunu birkaç kilometre içinde, batı ve güneyini ise daha uzaktan kuşatmış, kara yolu girişlerini ele geçirmiş durumdalar. Suriye Demokratik Güçleri adı verilen bu yapılanma Rakka özelinde daha fazla Arap unsura sahip ve özellikle alt sosyoekonomik sınıflardan Arap gençlerini saflarına alarak eğitiyor. PYD Rakka’yı kurtardıktan sonra orayı yönetemeyeceğini biliyor ve zaten bunu istemiyor da… Onların beklentisi bu zaferin masada bir pazarlık gücüne dönüşmesi, bazı topraklardan çekilme karşılığında Cenevre’de kendilerine yer açmaları. Ancak daha da önemli olarak PYD Rakka’da kendi stratejisini değil, ABD stratejisini hayata geçiriyor ve bu özverili çabasının karşılığını da yine ABD güvencesi altında elde edeceğini düşünüyor.