Tahir Elçi’nin ölümüne vicdanen cinayet demenin bir mahsuru yok. Ama henüz hukuken cinayet diyemediğimiz de açık. Bu konuda kişi ya her şey belli olana kadar susmak durumunda ya da yaşananları akılcı bir çerçeveye oturtarak ucu açık tahminler yapmak zorunda. Ölüm nedeni tabii ki bir kaza kurşunu olabilir. Ama eğer bunun gerçekten de bir cinayet olduğunu varsayacak isek, olayın detayları katilin devletten ziyade PKK saflarında aranması gerektiğini söylüyor. Toparlayalım...
1… İki polisin ölümüne neden olan olayda araba polis tarafından durdurulmuyor. Kendisi gelip, kenara çekip duruyor. İçinde silahlı kişiler var. O saatte, Tahir Elçi’nin açıklama yapacağı yere kabaca seksen metre uzaklığa ne amaçla geliyorlar? Bu kişilerin ve bağlı oldukları organizasyonun Elçi’nin açıklama yapacağından haberlerinin olmaması mümkün değil. O gün o civarda başka bir etkinlik olmadığına göre, bu kişilerin Elçi ile bağlantılı bir amaçla orada olmaları çok güçlü bir ihtimal.
2… Polislere ateş ettikten sonra niçin Elçi’nin açıklama yapacağı yere doğru koşuyorlar? Arkalarında polis yok. Bölgeyi muhtemelen avuçlarının içi gibi biliyorlar. Elçi’nin konuşma yapacağı yerde ise başka polislerin olacağı aşikar.
3… Sokağa girdiklerinde polisi görünce niçin başka yerden dolanmayı tercih etmeyip sokağın içine doğru giriyorlar. Bu bir şaşırtmaca ve oyalamaca olabilir mi? Zaten görevleri bu olabilir mi? Unutmayalım ki bu kişiler eğer sokaktan uzaklaşsalardı polisler silaha sarılmayacak ve ortada hiç ateş eden olmayacaktı. Acaba bu, sırf polislerin ateş etmesini sağlamak üzere uygulanan bir taktik miydi?
4… Bu kişiler niçin polislere doğru koştular? Polis öldürmek gibi bir amaçları gözükmediğine göre gerçek amaç neydi? Acaba polislerin her yöne ateş etmelerini sağlamak üzere mi önlerinden geçip gittiler?