CHP ile koalisyonun AKP açısından birçok avantajı vardı. Batının ve laik kesimin manipülasyondan gerçekliğe dönmesini sağlayacak, Erdoğan’la ilgili algıyı normalleştirecek, partinin rasyonel ve işlevsel bir temel üzerinde yeniden yapılanmasına fırsat yaratacaktı. Koalisyon AKP için bir ‘sıfır noktası’ oluşturacak, sonrasında yeni bir ‘krediyle’ asgari on yıllık bir iktidarın kapısı açılabilecekti. Koalisyon olmasa da tabii ki bu mümkün… Ama şimdi partinin önünde çok daha zor ve çetrefilli bir yol var. Koalisyon süresi AKP’nin kendisini sonraki dönem için tahkim etmesine yarayabilirdi. Oysa şimdi kurum içinde yılların getirdiği yıpranmışlığın sonuçlarından kurtulamadan, ‘devirmeci’ bir kuşatma ile baş etmek gerekiyor.
Ne var ki AKP’nin kendisine uygun koalisyonu tercih etmesi için, karşılığında istenen bedelin de uygun olması lazımdı. CHP fazlasını istedi, siyasal görünüm altında ideolojik davrandı, geleceği değil geçmişi referans aldı ve sonuçta AKP sıkıntılı da olsa ‘dizginlerin kendi elinde’ olduğu bir yolu göğüslemeyi tercih etti.
Görünüşe bakılırsa AKP’lilerin zorluktan gocundukları yok. Belki bir miktarı kadercilikle açıklanabilir. Ya da girilmiş olan devleti dönüştürme mücadelesinde geri adım atmama, sonuna kadar gitme dürtüsünün galebe çaldığı söylenebilir. Ancak koalisyon görüşmeleri sırasında yazılıp çizilenler, AKP tabanı ve çevresinin henüz uzun vadeli bir siyasi perspektife sahip olmadığını ima ediyor. AKP hakları ideolojik olarak ihlal edilmiş olan bir kesimin sesi olarak siyasi alana girdi, ama toplumsal değişimi içselleştirme yeteneği sayesinde çok daha çoğulcu ve genişleyen bir sosyal zemine oturdu. Bunun verdiği meşruiyetle de vesayetçi sistemin imtiyaz alanını haklı olarak ihlal etti. Ne var ki neyin yıkılması gerektiğini bilmek, neyi inşa etmek gerektiğini bildiğinizi ima etmez. Yıkacağınız yapı zaten karşınızda durmaktadır ve onu her yönüyle tanımaktasınızdır. Oysa inşa edilecek olanın alternatifler arasından seçilmesi gerekir ve bu tercihi kendinizi iktidarda kalıcı kılacak şekilde yapmak durumundasınız.
CHP ile koalisyon ancak bu perspektifle anlamlı bulunabilir ve bu yönde kullanılacak bir kaldıraç olarak algılandığı takdirde cazip olabilirdi. Görünen o ki AKP intelijensiyası partiye, Türkiye’ye ve dünyaya bu türden bir yaklaşım içinde bakmıyor. Hedef ‘iktidar’ olarak konduğu ölçüde, iktidar olmanın ‘yeterli’ olduğunu ima eden bakış egemenliğini sürdürüyor. Sanki ondan sonrası kendiliğinden ‘doğru’ olacakmış gibi. Ya da ‘liderlik’ her halükarda ‘doğruyu’ biliyormuş veya bulacakmış gibi… Ama öyle olmuyor. AKP’nin iktidar yılları içinde bir sürü hata yaptığı, yönetme kapasitesini kendi eliyle zora sokmasına neden olan adımlar atabildiği, yanlış öngörülerin tuzağına düştüğü açık.