İlk bakışta Kürt meselesine en fazla benzeyen çatışma, Kuzey
İrlanda’da Britanya hükümetinin uygulamalarına karşı çıkan İrlanda
Kurtuluş Ordusu’nun (IRA) mücadelesi gibi görünüyor. Düşünün ki
başka birçok kısıtlama dışında Katolik işadamları seçimde tek oy
kullanırken Protestan işadamlarının oyları iki sayılıyor… Bunun
dünyanın en eski ve köklü demokrasisinde, özgürlüğün beşiği Anglo
Sakson dünyasında yaşandığını unutmayalım. Diğer tarafta dilini
kullanamayan, ekonomik açıdan gelişmemiş halde tutulan, sistemin
suça yönlendirdiği bireyler üzerinden ailece cezalandırılan,
çoğunlukla eğitimsiz bir alt sınıf var. Britanya ise Kuzey
İrlanda’ya sömürge muamelesi yapıyor ve elli küsur yıllık tek parti
yönetimi sonrasında, bu sefer doğrudan merkezden atanan bir vali
ile oraya hakim olmayı umuyor. Ama bu ‘tedbir’ çatışmanın daha da
derinleşmesi ve tamamen toplumsallaşmasıyla sonuçlanıyor.
Türkiye’de yaşananlar hiçbir zaman İrlanda’daki gibi sert olmadı.
Ama sonuçta orada toplum ölü sayısı sadece birkaç binde kaldı. Yine
de kabaca bakıldığında birtakım benzerlikler veya paralellikler
bulunabilir. Ama İrlanda’da mesele mezhepsel ayrım üzerine oturuyor
ve merkezi hükümet açıkça Protestanları kayırıyor. Gerçi söz konusu
Protestanların etnik açıdan da İrlandalı olmadıklarını, birkaç
yüzyıl öncesinin İskoçyalıları olduklarını zikretmek lazım. Bizde
ise mesele etnik gözükse de PKK sol mücadele geleneğinin uzantısı
olarak doğdu ve hâlâ oradan çıkabilmiş değil.