Hızlı değişen bir toplum karşısında, sadece o toplumun iç dinamiklerini okuma ve taşıma yeteneğiniz sayesinde iktidar olmak durumundaysanız, tembellik edecek tek bir an bile bulamayabilirsiniz. Hele kitle partisi hüviyetiniz varsa bu durum daha da karmaşıklaşır. Seçmen tabanınız her an belirli yönlerde daralıp başka yönlerde genişleyebilir ve siz bu sürekli değişimi kuşatacak söylemi ve programı üretmekte zorlanırsınız.
Bunun anlamı AKP’nin işinin diğer partilere göre çok daha zor
olduğudur. Çünkü diğerlerinin yapılan yanlışlara rağmen aynı oyu
alma ihtimali çok daha fazla. Bugün muhalefet partilerinin hepsi
kendi ideolojik itirazlarını muğlak kimlik çerçeveleri içine
hapsetme yolunu seçmiş durumdalar. Büyümeleri AKP’nin hatalarına
muhtaç… Söz konusu itirazı ‘varoluşsal’ kılabildikleri ölçüde
tabanlarını konsolide edebiliyor ve daha da tembelleşiyorlar. Tek
ihtiyaçları AKP’yi geçici olarak vurabilecek zekice bir söylem veya
kendilerini ‘renklendirecek’ bir sunuş üretmekten ibaret. Kimlik
siyasetinden uzaklaşma gibi gözüken şey, aslında bu partilerin
elinde kimlikten pek de fazlasının olmadığını bu seçimde bir kez
daha ortaya koydu.
Bu rahatlatıcı bir yaklaşım ve birçok AKP’li için de muhtemelen çok
cazip. Ne de olsa en geniş cemaati bu parti temsil ediyor. Eğer
demokrasi oyların kimliklere göre bölünmesini ifade edecekse kimse
AKP’yi yenemeyecek demektir. Dolayısıyla parti yönetimleri
kendilerini tembelliğin cazibesine terk ederek meselenin kimliksel
tabanı olabildiğince genişletmekten ibaret olduğuna
inanabilirler.