Son gelişmeler, Türkiye’yi Rusya cephesinin bir parçası kılmak üzere ABD ile Rusya arasında bir uzlaşmayı bile akla getirtebilir. ABD’nin Ortadoğu ve Türkiye’ye ilişkin sergilediği tutum, sanki bizim ‘Avrasyacılık’ yoluna girmemizi kolaylaştırmak için atılıyor… Muhtemelen ortada böyle bir niyet yok. Hatta belki de tam aksi sonuç murad ediliyordur ama PYD ilişkisinin yönetilme biçiminden Halk Bankası davasına kadar her alanda yaşananlar Türkiye ile ABD arasında bir ‘dostluk’ ilişkisi varsaymayı zorlaştırıyor. Türkiye ise söylem düzeyinde ilkesel çıkışlar yaparken, söz konusu ‘duruşun’ ne denli gerçekçi olduğu tartışmasından kaçınıyor. Oysa bir yandan ABD’nin beğenmediğimiz politikalarını ‘derin devlete’ yükleyerek Trump’a sahip çıkarken, hemen ardından aynı Trump’ın PYD’ye silah sevkini ya da Kudüs’ü başkent yapma hayalini kabullenmek zor. *** Zarrab’ın tanıklığında Türkiye’nin yargılandığı dava ise hepsine tuz biber ekmiş durumda. Trump’ın da onay verdiği bir süreçte Türkiye’nin köşeye sıkıştırılmak istendiği açık. Ne yazık ki Türkiye kendi işini her kademede yanlış yaptığı için, bugün yolsuzluğu külliyen reddederek olaydan sıyrılmaya çalışmak durumunda kalıyor. Oysa ABD yaptırımlarına tabi olmayan Türkiye’nin İran ile ilişkilerde ABD bankalarını ve parasını kullanma zorunluluğu yoktu. Ayrıca bu hesapları hayali ihracatla kapatma gereği de yoktu.