Erken seçim kararının alınmasına giden birkaç gün, Türkiye’deki siyasi ortam ve iktidarın yapısı hakkında çok bariz ipuçları taşıyor. Her ne kadar yürütme ve yasamayı aynı anda ve tam anlamıyla elinde tutsa da, yaşananlar AK Parti’nin gerçek anlamda iktidar olmadığına dair bir kanaatin doğmasına neden oldu. Siyaset genelde kamusal alanı etkilemek için yapılır… Muhalefette iseniz kendi hedeflerinizi iktidarı ikna ederek veya üzerinde baskı kurarak gerçekleştirmek için uğraşır, iktidarda iseniz hedeflerinizi doğrudan hayata geçirmeye çalışırsınız. Diğer deyişle kimin iktidarda olduğu, kimin hedeflerinin hayata geçtiğiyle doğrudan ilişkilidir. Kimse bir başkasının tasavvurunu gerçekleştirmek üzere iktidara talip olmaz… Yönetimde olanlar doğal olarak proaktif davranır, kendi seçmenlerine verdikleri sözleri ve dayandıkları güçlerin ideolojik beklentilerini önemserler. *** Eğer ortada bir koalisyon varsa, nispeten küçük ve zayıf olan ortak daha büyük ve güçlü olanın takipçisidir. Büyük ortağa göre konumlanır ve pazarlıklarla hareket alanını genişletmeye çalışır. Ancak temel kararları doğal olarak büyük ve güçlü olan taraf, yani iktidarın asıl sahibi verir. Diğeri ise söz konusu kararın belirli özelliklerini kendi ihtiyacına göre değiştirmeye çalışmakla yetinir. Dolayısıyla bir ülkede hangi öznenin gerçek anlamda iktidar olduğunu anlamak için, kritik dönemeçlerde kimin isteğinin uygulandığına, kimin iradesinin siyaseti belirlediğine bakmak gerekir.