İmparatorluğun mirasını aşamamak Türkiye’nin halen en büyük sorunu... Cemaatçi yapı devam ediyor ve çeşitliliği hazmeden bir birlikteliğe razı olamadığımız ölçüde zihniyet değişikliğinde de zorlanıyoruz. Modernliğin zihinsel alandaki katkısı olan relativizm, bize ‘düşünebilmeyi’ sistemleştirme, toplumsallaştırma ve buradan kültür üretme şansını verdi. Öncesinde de düşünebilen büyük zihinler vardı ama bireysel dar alanlarda ve entelektüel düzlemde etkiliydiler. Oysa modernlik bunu eğitim ve kültürleşme üzerinden toplumun kılcal damarlarına soktu. Relativizm sayesinde insanlar hem aynı olaya birden fazla şekilde bakmayı hem de aynı olayı farklı şekilde algılayan kişilerle birlikte olmayı değerli ve anlamlı bulmaya başladılar. Toplum haline gelebilmenin, kişinin kendisini bir toplumun parçası olarak görmesinin arka planındaki zihinsel dinamik buydu…
***
Siyaset böylece anlam değiştirdi. Kişilerden bağımsız doğru yöntemlerin bulunduğu, bunların hemen her zaman çok sayıda olduğu, aralarından tercih yapıldığı ve bu tercihi yapanın sorumlu olması gerektiği fikri toplumsal bir norm haline geldi. Aynı süreçte cemaatçi yapılar topumun içinde eridi ve bireyselleşmenin sonucu olarak hukuk nezdinde eşit olma fikri zihinlerde normalleşti. Bunun basit bir sonucu oldu: Siyaset ‘kim’ sorusu üzerinden değil, ‘nasıl’ sorusu üzerinden irdelenmeye başlandı. Yani önemli olan kimin yönettiği değil, nasıl yönettiğiydi. Önemli olan yönetenlerin doğru tercihler yapabilmesi ve yaptıkları tercihlerin sorumluluğunu almalarıydı.