Hafta içinde Cumhurbaşkanlığı Külliye’sinde ekonomi sorumlularının katıldığı, ‘döviz zirvesi’ olarak adlandırılan bir toplantı yapıldı. Sonrasındaki açıklamada yaşanan sürecin geçici, etkilerinin sınırlı kalacağı söylendi. Anlaşıldığına göre dövizdeki yükselmenin nedeni “spekülatif bazı yaklaşımlardı” ve amaç Türkiye’ye diz çöktürmekti… Şaşırtıcı olmayan şekilde o gün dolar daha da yükselerek kapandı. Çünkü doların niçin yükseldiğine yanlış teşhis konuluyor ve bunu gören iş dünyası kendisini sağlama almak üzere dövize yüklenmeye devam ediyor.
Maalesef ortada akla zarar bir durum var. İbrahim Kahveci bıkmadan usanmadan rakamları önümüze koyuyor. 2003-16 arasında Türkiye ekonomisi kabaca 500 milyar dolar açık vermiş, ancak aynı sürede 600 milyar gelmiş. Yani ‘küresel finans’ AK Parti döneminde Türkiye’nin büyümesini desteklemiş, cari açığın kapatılması, yatırımlar için gereken sermayenin bulunması dış sermaye sayesinde olmuş. Her nedense ‘üst akıl’ bu 13 yıl boyunca AK Parti’yi devirmek, ülkeyi bölüp parçalamak gibi bir hevesin peşinde olmamış. Üstelik reel faiz oranları makul seviyelerde kalmasına rağmen…