Sosyal psikoloji alanındaki çalışmalar kendimizi ve kimliğimizi kayıran önyargıları çok kolaylıkla benimsediğimizi ortaya koyuyor. Örneğin kendi yanlışlarımızı çevre koşullarına ya da ‘ötekinin’ tutumuna bağlarken, başkalarının yanlışlarını onların ‘karakteri’ ya da kadim özelliği olarak açıklamaya yatkın oluyoruz. AKP’yi destekleyen birçokları da son seçim sonuçlarını bir yenilgi psikolojisi ile karşıladılar ve bu duygudan çıkmanın yolunu bir ‘büyük planda’ aradılar.
Ancak bu tutum ilk başta hoşa gitse de AKP’ye ve Erdoğan’a zarar
veriyor. Çünkü bu partinin ve liderinin asıl gücü sahiciliği ve
samimiyetinde. Toplum içinde AKP’nin tasarruflarından hoşlanmayan,
Erdoğan’dan nefret eden çok kişi olabilir. Ama hemen hiçbiri bu
yapının ve doğal liderinin gayrı sahici veya gayrı samimi olduğunu
inandırıcı bir biçimde öne süremez. Bu niteliklerin zemininde
gerçekçilik ve irade var… Samimiyet sadece açıklık anlamına
geldiğinde çoğumuzda olabilecek sıradan bir meziyettir. Kişinin
kendi çıkarına olduğunu bilmesine rağmen kendi yolundan
ayrılmamasını içerdiğinde ise derinde kendisiyle yüzleşen bir
iradeyi ifade eder. Erdoğan’ı lider yapan özelliklerden biri bu…
Sahicilik ise sadece gördüğümüzde içimizin ısınmasını sağlayan,
özünün iyi olduğunu düşündürten bir duruş olarak kaldığında yine
çok ender bir olgu sayılmaz. Ama kişinin duygu dünyasını çıplak
biçimde sizin önünüze koymasını, bu duygunun içinize işlemesini ve
gerçek bir kaygı ile bütünleşmesini ima ederse o kişiyi bir
‘köprü’, bir kuşatıcı yürek haline getirir. Erdoğan’ı lider yapan
bir diğer özellik de budur.
Sahicilik ve samimiyet topluma yöneldiğinde duygu, ideal ve iradeyi
gerçeklikle buluşturan ve inandırıcı kılan kanallar açar.
Dolayısıyla liderliğin sürmesi söz konusu gerçeklikle bağın
kopmamasını gerektirir. Bu ise liderin ‘insan’ olduğunun, yani
yanlış yapabileceğinin kabulünü ima eder. İster kişi ister parti
olsun, kendi yanlışını kabul edemeyen birilerinin peşinden ne kadar
gidebilirsiniz? Aksine yaptığı yanlışı görüp bunu içselleştirebilen
siyasi oluşumlar ve liderler takipçilerini bir sonraki ufka taşıma
meşruiyetini de kendiliğinden kazanırlar.
Haziran seçimlerinde AKP 9 puan kaybetti… Bunun sorumlusu herhangi
bir ‘üst akıl’ değil. AKP’nin başarısını istemeyen bir hatta birkaç
odak olabilir ve bunda şaşıracak bir şey de yok. Ama başarının
da