Birçok kişi için PKK’nın, tam da seksen milletvekili çıkarılmışken, ‘devrimci halk savaşı’ adına kendi yönettikleri belediyelerde barikat ve hendeklerden oluşan bir ‘direniş’ kampanyasına girişmesi anlaşılmaz bir adımdı. Bu kararın sonuçta başarısız bir strateji üretmesi ve ilkel bir siyasete kilitlenmesi söz konusu adımı daha da anakronik kıldı. Ama PKK bu kararı alırken başarısız olacağını düşünmemişti ve eğer başarılı olsaydı şimdi birçokları örgütün ne denli ‘ileri görüşlü’ olduğunu tartışıyor olabilirdi. Başarısızlığın temel nedeninin hükümetin tutumu değil, doğrudan bölgedeki Kürt halkının sağduyusu olduğunun altını çizelim. Diğer bir deyişle PKK kendi tabanının hissiyatını, anlam dünyasını ve önceliklerini bile doğru okuyamadı…
* * *
Ne var ki PKK’nın özyönetim talebi kisvesi altındaki kalkışmasının
başarısız kalması, bu kararın irrasyonel olduğunu söylemiyor. PKK
2015 yılının başından itibaren yeni bir çizgiye girdi ve HDP’yi de
o strateji doğrultusunda araçsallaştırdı. Yapılan tercih Türkiye
ile Suriye’nin bire bir bağlantılı hale getirilmesi ve ‘ya hep ya
hiç’ mantığıyla sonuna kadar zorlanmasıydı. Bunun ardında tarih
karşısında kendisini sorumlu hisseden, ellerine geçmiş imkanı eksik
kullanmış olmanın manevi yükünü taşımaktan korkan bir ruh hali
var.