Ekonomiyi nedensellik zincirinin başına koyanlar kapitalizmin modernliği yarattığını iddia edebilirler. Muhakkak ki kapitalizm ile birlikte farklılaşan bir modernlik ortaya çıkmıştır… Ancak modernliğin çok daha önceden, 10-11. Yüzyıllarda tomurcuklandığını, kendisine uygun ve kapitalizme evrilmeye müsait bir ekonomi yarattığını öne sürebiliriz. Yani her ne kadar bugün modernliği çok ‘kaygan’ bir zemin olarak, kapitalizmi ise bir ‘üst akıl’ şeklinde anlamlandırmaya müsait olsak da, aslında temeli oluşturan, vazgeçilemeyecek ve ‘hayati’ olan modernliktir. Nitekim modernlik kapitalizmin krizine alışıktır. Hatta krizi kurumsallaştırmış, neredeyse ‘gerekli’ bir olgu olarak sunmuştur. Çünkü kapitalizmin krizi devrevidir… Yani yaşanır ve yeni bir denge içinde yeniden eski noktaya dönülür. Bunun son derece rahatlatıcı olduğuna kuşku yok. Düşünün ki krizin boyutları ne olursa olsun, yine eski güvenli ve istikrarlı günlere döneceğinizi biliyorsunuz… Nitekim bu bakış ve onu destekleyen deneyim insanların ve kurumların kapitalizmin krizine adaptasyonunu kolaylaştırmıştır. Buna karşılık modernliğin krizi hiç öngörülmeyen, hatta düşünülmeyen bir şeydi… Bu krizle nasıl başa çıkılacağı bilinmiyordu.