Son üç yazıda ele aldığım Denge Denetleme-İPM-Konda araştırması ilginç bir gerçeği su yüzüne çıkarıyor: Siyaset alanı ile sosyolojik zemin arasındaki kanallar giderek zayıflıyor, belki de tıkanıyor… Vatandaşlık grupları olarak tanımlanan pasif-utangaç-sorgulayan- eyleme geçen tipolojileri arasında son kümede yüzde 21 var ve çalışma incelendiğinde kendisini burada görenleri şöyle tanımlamak mümkün: Özgürlükçü, inisiyatif veren, hak bilinci yüksek, liberal değerlere sahip, hoşgörülü, eşitlikçi, ayrımcılığa karşı, siyasette ve sivil toplumda aktif… Bunun ‘kıymetli’ bir kategori olduğu, evrensel vatandaşlık tanımına büyük ölçüde oturduğu açık.
Rapor ‘çoklu mütekabiliyet analizi’ adı verilen bir değerlendirme de sunuyor. Böylece gelir, eğitim, inanç, ideoloji alanındaki farklı kategorilerle parti(li)leri aynı grafik üzerinde görebiliyoruz. Buna göre AK Parti pasif-utangaç ekseninde yer alırken, CHP de sorgulayan-eyleme geçen ekseninin kenarında ama uzağında kalıyor. Yani gelecekte daha da büyümesi ve etkin olması beklenen söz konusu küme her iki partiye de mesafeli. Diğer deyişle siyasi bağlamda sahipsizler…
***
Araştırmada vatandaşlar ayrıca itaatkarlar-izleyiciler-hak savunucuları kategorileri üzerinden de incelenmiş. Türkiye genelinde rakamlar sırasıyla 43-24-33. En fazla ‘itaatkar’ var. Ama ‘hak savunucuları’ ‘izleyicilerden’ fazla… Parti tercihlerine geldiğimizde AK Partililerde aynı dizi 40-29-31, CHP’lilerde ise 26-12-62 şeklinde. Diğer bir deyişle AK Partililerin yüzde 69’u ya itaatkar ya da izleyici.