AK Parti ülkede olumlu bir değişim yaratmakla birlikte kendi yarattığı dünyayı anlamakta zorlandı. Çünkü geçmiş rejime, zihniyete ve uygulamaya karşı olmak ve topluma yeni kanallar açmak, kendiliğinden bugünün dünyasını kuşatmaya yetmiyor. Yanlışa karşı durmak, doğruyu inşa etmek için gerekli olsa da yeterli değil…
Bu ikilem toplumsal tahayyüle ve kurumlara da yansıyor. Bir yanda olumlu bir sosyolojik değişim var. Yükselen toplumsal ve hukuki normlar, bireyselleşme, zihinsel sekülerleşme, cemaatlerin geçirgenleşmesi, eğitime verilen önem, kentlilik kültürünün yükselmesi gibi. Bunlar geriye dönüşü olmayan ve nihayette siyaseti belirleyecek olan değişimler. Diğer yanda kolay yoldan zenginleşme, kamuya kapılanma, keyfilik, cemaatler arası alan kavgası ve yozlaşan medya…
***
AK Parti öncesindeki vesayetçi medya da yozlaşmıştı ama en azından gazetecilik kılıfına uygun davranmaya çalışırdı. Oysa bugünün yandaş medyası bu kısıtı aştı! Kendilerine ‘gazeteci’ deseler de büyük kısmı hükümet adına ‘medya savaşçıları’ olarak cephede yer alıyor ve bu araçsallaşma içinde herhangi bir etik kaygı taşımaya pek titizlik göstermiyorlar.
Geçenlerde yaşanan basit bir örnek gelinen nokta hakkında fikir verebilir. Siyaset alanında çok daha müdanasız örnekler var, çünkü o alanda gerçeküstü ideolojik sarmalların etkisi fazla. Ama biz örneği ekonomiden alalım…
Kasım’ın 23’ü akşamı Cumhurbaşkanı Ekonomik Koordinasyon Kurulunu toplamıştı ve ertesi öğlen Merkez Bankası’nın faizle ilgili kararı açıklanacaktı. Bir yandaş medya organı bu açıklamanın öncesi ve sonrasında sitesine iki haber koydu.