Öncesindeki Esad görüşmesi ve açıklanan sonuçları ile birlikte düşünüldüğünde Soçi, Rusya’nın Suriye’de belirleyici aktör olduğunu tescil etti. Şiddetin azaltılması ve insani yardımların organizasyonu gibi yan konular ise ‘de facto’ İran’ın sahadaki rakipsiz gücünü sürdüreceğini ima ediyor. Çünkü bu işlevler ancak merkezi hükümetin işbirliği ile yapılabilir ve İran’ın Esad ile fazlasıyla yakın bir ilişkisi var. Nitekim Rusya açısından Esad değil, rejimin devamı kritik. Ancak İran sabırlı ve dirençli bir strateji ile Esad’sız bir rejim imkanına izin vermedi. *** İran’ın bu sonucu elde etmesinde Sünni muhalefetin IŞİD ile geçişlilik taşıması ve kendi içinde dört parçaya ayrılmış olması etken oldu. Bugün Türkiye ile birlikte davranan muhalefet dışında, ABD-İngiltere-Fransa’ya bağlı olanlar, Mısır-Rusya eksenli odaklar ve kendi başına aktörleşen gruplar var. Bu ‘dağınıklık’ aşiret düzeni, mafyatik ilişkiler, ticaret ve askeri yeteneklere bağlı olarak her gün yeni koalisyonların önünü açıyor. Sonuçta nüfusun yüzde 70’ini oluşturan Sünni Araplar, siyasi güç açısından Esad’ın ve PYD’nin çok uzağında ve kavganın bariz yenileni durumundalar. Türkiye ise Suriye’nin kazananları Esad ve PYD’ye karşı durup, yenik Sünni Arapların bir bölümünün desteğine sahip olarak bu noktaya kadar geldi.