Ülkemizde hukuk sistemi tutuklu yargılanma ile ilgili üç koşul koymuş. Bunlardan biri olan ‘delilleri değiştirme ihtimali’ne sahip zanlıların tutuksuz yargılanması düşünülemez. Ancak diğer iki kriter giderek sorunlu hale geliyor. ‘Suçun niteliğine’ binaen hakime takdir hakkı tanınması uygulamada tutarsızlıkların önünü açıyor. Bunun nedeni hakimlerin suçla ilişkili olduğu düşünülen herkesi aynı muameleye tabi tutması. FETÖ davaları etrafında darbe ile ilişkili ilişkisiz bütün Gülen cemaati mensuplarının tutuklu yargılanması buna örnek. Kişinin olaya katkısını dikkate alan bir suç ayrımına gidilmeyerek, suçlanan kişi ile bağlantısı olabilecek herkesi işlenmiş eylemin parçası haline getiren bu yaklaşım adil yargılanma hakkını zedeliyor. *** Üçüncü kriter olan ‘kaçma ihtimali’ ise daha karmaşık bir ölçü. Her şeyden önce ideolojik anlam yüklenen bir yönü var. Suç isnadı ne olursa olsun insanların başka ülkelere kaçmasını hoş karşılamak zor.