İdeolojik bakış altında “millileşmek” birçok ülkede dış politikanın kaderi. Öte yandan olağandışı özgürlük alanlarına kapı aralayan bir teknoloji ve iletişim çağındayız. Bilginin gizlenmesi çok zor… Bilgi üretimindeki kaotik ortamdan yararlanarak bilgiyi biçimlendirme veya “renklendirme” mümkün olsa da nihayette çarpıtılmış bilginin afişe olmasını engelleyemeyebilirsiniz. Bu açıdan “milliliğin” rahatlatıcı bir işlevi var. Bir konunun “milli” kategorisine girmesi, onun devlet eliyle ve devletin egemen ideolojik bakışı içinde ele alınmasını, algılanmasını ve değerlendirmeye tabi tutulmasını büyük ölçüde garanti altına alabiliyor.
***
Dış politika hemen her zaman böylesi bir alan ve sonuçta toplumun önüne devlet ve ideoloji süzgecinden geçerek ulaşabiliyor. Dolayısıyla örneğin, bizim bugün Suriye’deki Türkiye etkisi ve işlevi hakkındaki kanaatimiz de sahadaki gerçekliğin objektif tahlilinden türemiyor. Bizim kendi duruşumuza ve eylemlerimize ilişkin olumlu önyargılarımızın ve niyet okumamızın uzantısı olarak şekilleniyor. Bu psikolojik algıyı ise, kamu otoritesi ideolojik olarak her gün medya ve
halkla ilişkiler faaliyetleri sayesinde
yeniden üretiyor.