Senaryosunu İran’ın yazıp yönettiği, başta ABD ve Rusya olmak üzere en önemli aktörlerin rol aldığı ‘yeni Ortadoğu’ oyununda, Türkiye de ağırlığını koymak üzere uğraş veriyor. Oyunun ilk perdesi ‘kar maksimizasyonu’ mantığını yansıtıyordu. Arap baharları başlamıştı. Toplumsal dinamikler demokratikleşme yönünde ağırlık koymakta, Baasçı ve vesayetçi rejimler sarsılmaktaydı. Bu aynı zamanda küresel post modern dünyada anlamlı olabilecek yeni bir İslami anlayışın gerekliliğini de ortaya koymaktaydı. Bunu sağlayabilecek tek ülke ise, Osmanlı’nın doğrudan varisi ve geleceğin muhtemel AB üyesi Türkiye idi. AKP iktidarı genişleyen ve melezleşen bir orta sınıf üzerinde yükselmekte olduğu ölçüde, bireyselleşen ve zihni sekülerleşme yaşayan yeni bir muhafazakârlığı temsil ediyordu. Ortadoğu devlet yapılarının AKP Türkiye’sini model alma ihtimali ne kadar var bilinemezdi…
Ama Ortadoğu toplumlarının Türkiye toplumunu model alma eğilimi çok açık olarak gözlemlenebiliyordu. Dolayısıyla AKP bölgedeki yönetimleri ikinci plana iterek doğrudan toplumların beklentilerini taşıyan bir Ortadoğu siyaseti üretti. Diğer halklar için sorumluluk alacağını baştan beyan ederek uzun vadede zımni bir öncülük işlevine soyundu.